26 Kas 2009

...

Koyverdun gittun beni Allah'undan bulasun
Kimse almasun seni yine bana kalasun
Sevduğum senun aşkın ciğerlerumi dağlar
Hiç mi duşunmedun sen sevduğun boyle ağlar

22 Kas 2009

İçimdeki sen depreşti bugün...

Ben seni çok sevdim be sevgili...

19 Kas 2009

nude beach




*: you know there are nude beaches in Miami
-: did you go there?
*: oh, no... that's just too much information man!
-: lol




*photo source: http://commons.wikimedia.org/wiki/File:Fire_Island_Nude_Beach.jpg

10 Kas 2009

Fuck you very very much

Sıradaki şarkıyı dostummuş gibi davranan herkese hediye ediyorum:

Fuck you, very very much...

7 Kas 2009




"Maybe I always knew,
My fragile dreams would be broken for you..."

3 Kas 2009

Sondaj

Buraya geleli çok kibar bir insan oldum bildiğiniz gibi değil. Her gün "tenk yu"lar olsun, "yor velkam"lar olsun, "ekskuys miii, koca kıçınızı çekseniz de geçsek"ler olsun bir bir kullandım. Ee medeniyet böyle bir şey olsa gerek değil mi? Derken bir akşam trafikte yavaş yavaş ilerlerken, yanımızdan geçen arabalarda burun sondajı yapanları (sayıları az da değildi) gördüm ve film koptu bende. Demek ki neymiiiş, medeniyet dediğin tek dişi kalmış canavar da burun karıştırabiliyormuş.*

*niye şaşırdıysam!

1 Kas 2009

Hiç

Hiç, bir insanı unutmak,
bir insandan vazgeçmek,
bir insanı hayatından sonsuza kadar çıkartmak zorunda
kaldın mı hiç?
Hani ölmüş gibi,
hani uzatsan da elini tutamayacağını bilmek gibi,
her an kapından içeri gülümseyerek gireceğini bekleyip
ama aslında hiç gelemeyeceğini de bilmen gibi.
Ne zor şey değil mi ölmediğini bilmek,
ama ölmüş gibi ulaşılmaz olması artık o insanın sana,
ne kadar katlanılmaz bir gerçek değil mi
sen hala bu kadar sevgili iken?
Özlemek,
bu kadar özlemek,
etini kemiğini yakarcasına özlemek…
çok kötü değil mi?
Bu kadar özleyip onu görememek,
ona dokunamamak,
onu işitememek,
artik sonunun “di” hali değil mi? Biliyorsun değil mi?
Ne kadar umutsuz bir arayıştır o,
kalabalık caddede geçen binlerce yüze bakmak
belki bir kez daha görebilmek için o yüzü,
belki biraz önce geçti bu kaldırımdan diye düşünmek,
belki şu an arkamda yürüyen insanların içinde bir yerde demek,
belki şu an üzerimdedir gözleri diye paranoyalar yaşamak,
ne zordur değil mi?
Ne kadar eritir insanı farketmeden.
Sen de biliyorsun değil mi bunları?
Bir sinema koltuğunda sen de iki kişi gibi oturdun mu hiç?
Hiç iki kişi gibi zevk aldın mı bir konserden yalnız başına?
Güzel bir kafe keşfettiğinde,
güzel bir film seyrettiğinde,
güzel bir şarkı dinlediğinde,
güzellikleri oranında eksik kaldıklarını hissettin mi
paylaşamadığın için onunla.
Bir barın kalabalığında hiç yarım vücudunla sallandın mı ortada?
Hiç iki kişilik beyninle yarım insan olabildin mi?
Baktığında aynana sadece yüzünün bir yarısını gördüğün
oldu mu hiç?

SANA HAYATINDAKİ EN BÜYÜK YOKSUNLUĞU YAŞATANDAN
NEFRET EDEMEDİĞİN ZAMANLAR OLDU MU HİÇ?

Gözünün içine baka baka kolunu, bacağını kesen bir insanın yüzüne
sevgi dolu bir gülümseme ile bakabildiğin zamanlar
oldu mu hiç?
Hayatta inandığın bütün değerlerini altüst eden birisine
aşk şiirleri yazabildin mi?
Onu içinde korumanın seni yok etmek olduğu zamanlara
feda oldun mu hiç?
İçinde ağlayan çocuğa umut şarkıları söyleyemediğin,
özlemini,
susuzluğunu,
açlığını gideremediğin zamanlar oldu mu hiç?
Kanayan yarasını gördüğün,
ama merhem olamadığın zamanlar.
Gücünün,
hani o tanrısal gücünün,
bir çocuğun ağlamasını susturamayacak kadar olduğunu
gördüğün zamanlar
oldu mu hiç?
Hiiiiiiiç…
Hiiç…
hiç…
bir hiç…

Can Dündar