13 Eki 2009

muasır medeniyetler seviyesi

Atatürk biz gençlere muasır medeniyetler seviyesine ulaşmamızı öğütlerken bugünkü halimizi kastetmemişti eminim ki.. Peki ne var bugünkü halimizde diyecek olursanız, az sonra sunacağım basit örnekleri okuyun derim. Bizim ülkemizin "gelişmekte olan", bazı diğer ülkelerin ise "gelişmiş" sıfatlatlarını aldıklarını çokca görmüşsünüzdür. Peki nedir nedir bu gelişmişlik, gelişmekte olmaklık? Buralara gelene dek açıkcası çok da kurcalamadım ben de. Ama buraya geldikten sonra aradaki farkları ilk günden algılayabiliyorsunuz. Yanlış anlaşılmasın yabancı sempatizanı değilim, bizimki gibi köklü bir milletin bugün çok başka yerlerde olması gerekirdi diye düşünüyorum. Amacım politika yapmak da değil, sadece trajikomik örnekler vermek istiyorum...

ambulans takibi
Geldiğim ilk günlerde ilk dikkatimi çeken şey, peşinden yarış otosu edasıyla gideni olmayan ambulanslar oldu. Tam tersine trafikteki araçların hepsi yavaşlıyor, yol veriyor, ambulans geçtikten bir süre sonra trafik normal seyrine dönüyor. Türkiye'de ambulans kovalama manzarasına o kadar alışmışım ki burda durumu garipsedim. Ambulanslar da hasta taşımıyorlarsa sirenleri yakmıyorlar, ışıklarda bekliyorlar...

polis amcalar ve trafik kuralları
Bizde trafik kurallarına uyunulmaz, uyanlar korna ile uyarılır, gerekirse azarlanır bir daha uymamaları sağlanır. Kurallara uymayanları cezalandırmakla görevli polislerimiz ne kadar başarılı oluyorlar tartışmaya bile gerek var mı bilmiyorum. Burda ise insanlar her köşeden polis çıkabilir diye düşünüyor ona göre hareket ediyor. Özellikle içkili araba kullanmanın cezası büyük. Türkiye'de trafik canavarı olan arkadaşlarım burda süt dökmüş kedi gibi kurallara uygun araba kullanıyorlar. Yani, adam ordan geliyor burdaki polisin onu yakalayabileceğini ve cezanın ağır olacağını düşünüyor ona göre davranıyor. Ülkemizde bunu sağlayamıyoruz, çok yazık..

Polis açısından bakarsak, onlar da haklı çünkü cezalar yetersiz. Ayrıca, birine ceza yazmaya kalkınca sen benim kim olduğumu biliyor musun uleyn gibi cevaplar alabiliyorlar. Bilmem nereye sürülmektense görmemiş olmayı tercih ediyorlar sanırım.

Bunlar çok ufak örnekler ve şu an aklıma gelmeyen onlarcası, belki yüzlercesi var. Hele bir maç izleme mevzu var ki onu ayrıca başka bir zaman yazacağım. Sonuç olarak burası mükemmel mi, her şey güllük gülistanlık mı, hayır değil tabi ki. Ama burda devlet kademelerinde çalışan 10 kişinin 2si bozulmuşsa, bizde belki 7si, 8si bozuk. İnsanlarımızın adalete güvenleri yok. Her gün gazetelerde tecavüz, gasp vs haberi okumaktan sizin de içiniz bunalmadı mı? Ya bu insanların ellerini kollarını sallaya sallaya tutuksuz yargılanmak üzere aramıza salınıverdiklerini bilmek hiç mi düşündürmüyor sizi? Oturduğumuz yerde bekleyip bir şeylerin iyi olmasını beklemekle hiçbir şey düzelmiyor. Herkes işinden kaytarma, en kısa yoldan köşeyi nasıl dönerim, cebimi nasıl doldururum, bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın modunda. Halbuki Atatürk ne demişti bir bakalım:

"Türk milletinin karakteri yüksektir. Türk milleti çalışkandır. Türk milleti zekidir... Türk milleti milli birlik ve beraberlik içerisinde güçlükleri yenmesini bilmiştir… Türk milletinin tarihi bir niteliği de güzel sanatları sevmek ve onda yükselmektir. Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır..."


Bunun üstüne de başka bir şey yazmaya gerek yok sanırım, o yüzden son bir cümleyle bitiriyorum. Muasır medeniyetler seviyesine ulaşmak, onların kültürlerini taklit etmek değildir, kendi özümüzü kaybetmeden bilimsel, sanatsal ve ekonomik olarak önce onların seviyesine ulaşmak, sonra da belki gelişmişliği bizim belirlediğimiz günleri görebilmektir.

1 yorum:

mrwbcr dedi ki...

ve daha bunun gibi neleeer neleeer... paylaşım çok duyarlı abicim teşekkürler...